19 Eylül 2009

Sultan'ın Zulümü: Sahur Vakti Davulu

Bizim dönemimiz, birbirinden oldukça farklı iki kuşağın geçiş dönemine denk geldi.
Din dersine, dualara, inançlara verilen değerin, bence son zamanlarına denk geldik..
O yüzden aramızda çok ayırımlar oldu.. duaları bilenler, bilmeyenler..
Oruç tutanlar, tutmayanlar, Allah'a inananlar, inanmayanlar...
Ben inanan, arapça Kur'an öğrenen, her gün bildiği tüm duaları okuyan, iyi insan olmanın, müslümanlığın temeli olduğunu bilen taraftaydım..
Altı yaşıma kadar anneannemde büyüdüm. Beş vakit namaz kılınan, baş örtü takılan, dini hikayelerin anlatıldığı, Allah inancının oldukça yüksek seviyede olduğu, nurlu bir evdi orası.
Her gün temizlik yapılan, her ramazan oruç tutulan, fakir sevindirmek için tüm ev halkının bayramlarda oradan oraya koşturduğu, kötü düşüncenin yakınından bile geçemediği bir evdi..
Anneannem tüm ev halkını iyilikle yönetirdi.. Affetmeyi öğretirdi.. Kötülüğe iyiyikle karşılık verin derdi.. Üç aylar, bizim nur dağıtılan aylarımızdı..
Şimdi o nur içinde yatsın.. Canım anneannem..
Her ramazanda iftar soframız bereket dolardı. Çeşit çeşit yemekler yapılır, komşu kapılarına tabaklar götürülürdü.. Birkaç apartman yakınımızdaki camiden gelen ezan sesi, tüylerimi diken diken ederdi.. O muhteşem sesi daha yakından dinlemek için balkona çıkar, dua ederdim..
Okul günlerimde oruç tutmak için ısrar eder, izin koparamazdım.. ne önemliydi oruç tutmak... Büyümekti.. Fakiri, açı anlamaktı.. bir yudum soğuk suyu tüm damarlarımda hissetmekti... Bir dakikadan az süren sahur davulunu kaçırmamak için şartlanmış gibi aynı saatte uyanmaktı...
Ne yazık ki geçti o günler, geçtiiiiiii....
Ben oruç tutmadım, tutmuyorum son beş yıldır.. Canım kocam, birkaç gün de olsa tuttu..
Allah kabul etsin.
Ne yalan söyleyeyim, ramazanın bittiğine ilk kez sevindim..
Uykusuz gecelere son, bu gece başlıyor.
Bu hayatımda yaşadığım en zulümlü ramazandı.
10-12 yaşlarında bir çocuğun zulümü...
Saat 2:35 de başlayan, 4:30 a kadar süren, davula vurabilme yeteneği sıfır ve sıfır kulağı olan, eğitilmemiş, öğretilmemiş, saniye ara vermeden davulu döven, ona bu görevi veren yetkililerin zulümü...
Eskiden, teknolojinin T'si yokken başlamış bu davul hikayesi... ne çalar saat, ne telefon, ne de şimdi, en parasızının bile evinde en az iki tane olan cep telefonları henüz icad edilmemişken.
Şimdi maşallah istemesek de bizi saniye saniye bilgilendiren cihazlarla dolu bir teknoloji çağında yaşıyoruz... Yazar : İnsana, gelişmesi için akıl verdim. icad etmeli, çağa ayak uydurmalı..
Artık kalksın bu davul, zurna...
Ya da kalkmasın, temsili olsun... sadece caddelerde gelenek sürdürmek amaçlı planlansın... 3 saat buyunca durmadan davula vurulmasın.. güzel bir ritmi olsun.. aralıklı olsun... Ezan seslerinin olması gerektiği gibi....
oruç tutan, tutmayan insanlar mutlu olsun...
Bu düzensizlik, eğitimsizlik ne bu çağa uygun, ne de insan olmaya...
Lütfen biraz saygı, lütfen biraz dikkat...
Bu gece rahat uyuyabileceğim... dönmeden, oflamadan... Sabah bayrama mutlu uyanabileceğim...
Herkese hayırlı, iyilikler dolu bayramlar olsun...

1 Eylül 2009

Sonbahar Geldi

Evet bugün 1 Eylül.. yani coğrafya kitaplarında okuduğumuz o "sonbahar'ın" başlangıcı..
yağmurla merhaba dedi bugün.. bereketli olsun, su gibi temiz olsun, mutlu geçsin inşallah..
Ben artık sokaklarda paçamı pisleten yağmur birikintilerini de seviyorum..
Bugün ile birlikte, kötü düşüncelerden uzak, içimiz sevgi dolarak geçsin her anımız.. İş bereketimiz artsın... dostluklarımız sağlamlaşsın..
nedir ki sonbahar dediğimiz... göz açıp kapatıncaya kadar geçecek.. sevgiyle geçsin...
ya ömür dediğimiz?