10 Temmuz 2014

ŞİMDİ OLDUK

Ham doğduk… Büyüyoruz…
Biraz daha, biraz daha…

Her yağmur, her rüzgar, her gün doğumu, her gece yeni bir şeyler ekleyip çıkarıyor kalan zamanımızdan… 
Olgun bir meyve haline geldik bazılarımız.. Bazılarımız hala olmaya çalışıyor, bazılarımızsa büyümek nedir bilmek istemeden yerinde sayıyor.. Ve bu insanlar, aynı evde yaşayabiliyor...

Herkesin doyum noktası başka.. Dur durak nedir bilmiyor bazılarımız.
Geçmişteki fakirlikleri hırslandırıyor bazılarımızı.. Hanlar, hamamlar haz kaynakları. 
Bazılarımız büyürken göremedikleri sevgi yüzünden kırıp döküyor tüm yaşanmışlıkları. 
Ya da tam tersi bazılarımız da büyürken göremedikleri sevgi yüzünden her güzelliğe kapatıyor kapılarını…

Kimilerimiz bir iğneden korkarken kimilerimiz, bari görebildiğine şükrediyor. 
Kimimizin evladı için ağladığı anlarda, çılgınca sevişiyor kimilerimiz. 
Hayat bu işte… Kendince yaşıyor herkes mutluluğunu, tasasını.. 
Pes eden, yeniyi denemek isteyen gidiyor toplayıp tasını, tarağını…

Bazımız yaşananlardan ders alıp dikkatli olmaya çalışıyor, 
kimilerimizin patavatsızlığı ne kadar oldum derse desin, ruhundan çıkamıyor.

Hayatın 1 dakika sonra bize ne göstereceği belli olmuyor. 
Elimizden düşmeyen telefonlarımızın 2 saniye sonra ne için çalacağı bilinemiyor.
Ama kimilerimiz 'şunun için çalsa' diye umut ediyor.

Yorgun kimilerimiz. Yorgun, solgun, durgun… 
Kimilerimizin her anı heyecan dolu, her başladığı iş ilk günkü gibi deli dolu.. Ne mutlu…

Susmayı yeni öğrenmeye başlayanların yanında, aynı yaşta ama konuşabilmeyi yeni öğrenenlerimiz var. 
Görünce şaşırdıklarımız var. Yaşadıklarına inanamadıklarımız . 
Ve yaşadıklarımıza inanamayanlar… Onlar kendi insanlığını yaşayanlar.

Her gece ettiği duaları 1 gecede kesenlerimiz var, kafirken Tanrıya dönenlerimiz… 
Kafasını göstermelik kapatanlarımız, kıçını ibreti alem olsun diye açanlarımız var.

Kimilerimiz hayat eşlerini buldukları için coşarken, yanıldıklarını anlayabiliyor bazılarımız.. 
Kimilerimiz evlenmeyi dört gözle beklerken, kimilerimiz evliliğe lanet ediyor.
Kimimiz için hayat, yeni duygularla yeniden başlıyor, kimilerimizin o duygusuz yaşam, esareti oluyor. 
Ve ne kadar olsak da, gelişecek cesareti bulamıyor o bazılarımız. Bazılarımız korkak oluyor…
Gözleri aşık gibi bakan ama kalbi başkaları için atan…
Sözlerinde hep istek olan ama hamlesi hep yarım kalan.. Böyle olmak zorundaya inanan...
Peki aşkı ne olgunlukta ne doygunlukte olursa olsun geri çağıranlarımız ne durumda şimdi acaba..
Elindekilerle yetinebilen acaba kaçımız?
Acaba çevresinden çok kendi için yaşayabilen kaçımız?
Çevresindekilerin de kendi hayatları ve tercihleri olduğunu anlayan acaba kaçımız?
Aslında hiç kimseye bağlı olmadığımızı anlayabilen….

Peki ya bir gizli merhabayı bekleyen acaba kaçımız?  İçten bir merhabayı..
Peki ya aldanan kaçımız? Aldatan? Aldatılmayı hak eden?
Kafasında oluşturduğu hayali gerçekmiş gibi yaşamaya çalışanlarımız var. 
Gerçekleşen hayallere inanamayıp elinden kaçılarlar..
Ne yaparsa yapsın, her şeyin istediği gibi olamayacağını gördü bazılarımız.
Belki istediğinden çok daha iyi de olabileceğini.
Bazılarımız artık kaçırmak istemeyenlerden onlara verilen zamanı.
Ve serbest bırakmaya karar veren yarınlarını..

Bu an artık, o ana yolculuk zamanı...